Kadin aciya inaniyordu.
Insan dünyaya aciyla geliyordu ve aciyla göcüp gidiyordu. Bir annenin aci dolu feryadinin ardindan dünyaya gelen bebek hayati boyunca degisik acilar ve sevincler yasayarak aci dolu bir nefes birakip göcüp gidiyordu dünyadan.
Zamanla acinin dünyada yasanmasi zorunlu olan bir his oldugunu kabullendi. Bunu kabullendikten sonra acinin
iyilestirici gücü oldugunu kesfetti. Bir yaraya tuz bastiginda caninin yandigini ama ardindan hemen kabuk bagladigini ögrendi. Kadin icin aci ihtiyacti.
Iyilesmek icin, unutmak icin ödenmesi gereken kücücük bir bedeldi ve adam acitmaya gönüllüydü.
Canin yandikca var oldugunu hisseder, var oldugunu hissettikce güclenirsin.