Cudiden Sincar Daglarina gectiler. Seyh Ad türbesinin bulundugu Lales Tapinagini ziyaret ettiler. Havanin sicakligi degil, ama Adulnin aski Dewrsin icini kaynatiyordu. Her gün biraz daha eriyordu. Gözleri iyice cukura kacmis, avurtlari cökmüs, boynu incelmis, bacaklari cita gibi olmustu. Dewrs yaniyordu. Her gün Sengal Dagina cikiyor, sarki söylüyor, askini destanlastiriyordu. Ne yagan yagmur, ne Zap Suyu, ne Dicle Nehri, ne de daglarin zirvesindeki kar yüregindeki atesi söndüremiyordu. Dewrs her ibadet vakti dizlerini topraga dayiyor, ellerini havaya kaldiriyor, tanridan yardim istiyor, Seyh Adye yalvariyordu. Dewrs basini alip daglara cikti. Bir dervis gibi Adulyi aradi, aradi. Basini agaclara, taslara vurdu. Göz pinarlari kurudu, nefesi kesildi. Uyku yüzü görmedi. Yarali bir aslan gibi oradan oraya sendeleyip durdu.