Kendi ocagina ates düsmedikce, dumani bogmuyor insani... Bogulana da aglamiyor, tanimadikca o insani...
Yagmur gitgide siddetleniyor, cadiri yavas yavas bir saga bir sola yatiriyordu. Annem arada bir bizlere bagiriyor, durum bildiriyordu.
Oglum simarmasaniza, cadir basimiza yikilacak.
Firtinaya yakalandik Baba Yunus, sen geminin etrafini tamir et. Anne Hazal, sen de gelen sulari cabuk denize at Batacagiz. Mehmet cabuk yardim iste.
Yardim geliyoooor, dayanin
Gemimiz batmak üzereydi. Annem kizarmis kocaman eliyle iki benim, bir Mehmetin kafasina saplak atarak bu oyunumuzu bozdu.
Ne dedim ulan ben size. Sükut durun, zaten canim burnumda.
Ikimiz de yataga uzanip korkudan sustuk. Mehmet kulagima dogru yaklasip, Agabey cok aciktim, artik oyun oynamayalim, dedi. Dizlerini gögsüne dogru cekip arkasini döndü. Agliyordu.
O an sanki ay ikiye yarilmis, cadirimizin karanligini emiyordu. Gözlerimi isiktan alamiyordum. Bir tür traktör sesi gittikce yaklasiyordu.
Yasasiiiin Mehmet gercekten yardim geliyor
Babam iceri kosarak girip, Cabuk lambayi söndürün, herkes sussun, diye sessiz bir sekilde bizi uyardi.
Yanilmistim.
Annem hemen gaz lambasini söndürdü. Oynamadan önceki korkumuz yüreklerimize yeniden yerlesti. Gelenler de kimdi Neler oluyordu
Sezgin Irmakin gercek bir hayat hikayesinden kurguladigi sinema tadindaki bu roman, bir solukta okunacak kadar sürükleyici ve sarsici. Kücük bir cocugun hem aglatan hem de güldüren hikayesini büyük bir ustalikla isleyen yazar satir aralarinda sizin hayatiniza da dokunacak.