Oyun teorisi iktisadin hemen her alanina nüfuz eden bir yöntem haline gelmistir. Endüstriyel organizasyondan uluslararasi ticarete, emek piyasalarindan politik ekonomiye uzanan genis bir yelpaze icinde uygulama alani bulmaktadir. Dahasi, sosyal hayatin her alani özü itibariyle strateji ve etkilesim kavramlarinin uygulama alani oldugundan, sosyoloji, psikoloji ve siyaset bilimi gibi sosyal bilimlerin pek cok dalinda oyun teorisinin analitik araclari yaygin bir sekilde kullanilmaya baslanmistir. Bu yüzden oyun teorisinin en önemli islevlerinden biri, sosyal bilimler arasinda interdisipliner calismalarin ortaya cikisina araci olma potansiyeli tasimasidir. Oyun teorik modelleme, bir ortak yöntem olarak sosyal olani anlamayi daha saglikli hale getirebilir. Aumann ve Hart 1992e göre oyun teorisi, sosyal bilimlerin rasyonel tarafinin analizi icin bir tür semsiye ya da birlesik alan teorisi olarak görülebilir. Etkilesim iceren sosyal hayatin tüm durumlarina bir prensip olarak uygulanabilecek bir metodoloji sunar.
Bu kitap da oyun teorisinin sosyal bilimler icin analitik ve birlestirici gücünü mümkün mertebe pedagojik bir dille tanitmayi amaclamaktadir. Soyutlama, analitik derinlik ve istenilen teknik formasyon acisindan kitaplarda karsilasilan genel bir problem, ögrencilerin tek asamada her seyi anlamalarinin istenmesidir. Bu tehlikenin farkinda olan yazar, kitapta orta ve ileri düzey anlatimi birlestirmeyi, secilen bolca örnek ve uygulamayla bu düzey geciskenligini saglamayi amaclamistir. Bu, ayni zamanda teori ile reel olan arasindaki bagin kopmamasina yardimci olmaktadir.