25.01.1981 tarihinde baslayan ve sirasiyla 89 günü bilfiil Istanbul Gayrettepe iskencehanesinde gecen, ardindan 12 Eylül askeri Fasist Diktatörlügünün meshur zulüm evlerinden Selimiye Kislasi, Sultanahmet Zindani, Sagmalcilar Özel Tip ve Metris hapishanelerinde devam eden yedi yillik esaretin ardindan, zulmün simge kalelerinden Metris zindaninin dibine vurdugumuz tünelle, 25 Mart 1988 tarihinde, 28 devrimci arkadasimla birlikte, tekrar özgürlügümüze kavustuk.
Metristen Munzura Bir Firarin Öyküsü isimli kitapta, bu muazzam firarin öyküsünü sizlerle paylasmistim. O kitapta ayrica bir yillik yurt ici ve yurt disi macerami da özetlemistim. Kacak yollardan önce Yunanistana, oradan Almanya, Fransa ve Hollandaya yaptigim yolculugu keza Fransaya iltica edisimi ve bir pasaport dahi aldigimi ve sonra da ille de daglarimiz deyip yine kacak yollarla ülkeye nasil geldigimizi ve Munzur Dagina nasil sizdigimizi anlatmistim.
O kitapta ayrica, gerilla yasamimin ilk iki aylik kesitini de sizinle paylasmistim. Ve öykümüz, 13 yillik aradan sonra döndügüm köyümüzdeki es dost, ana-baba kardes bulusmalariyla noktalanmisti.
Aradan yillar gecti ve ancak öykünün dag sürecini yazmam yönündeki istem ve telkinler hic eksilmedi. Bilakis artarak devam etti. Ben de Iyi o halde, günah benden gitti. Siz istediniz size zulmetmemi diyerek yazmaya karar verdim.
Isteginize uyarak, öykümüzün 1989 sonbahari ile 1995 sonbahari arasinda süren, alti yillik dag sürecini anlatacagim. Dogrudan tanikligini yaptigim bu 6 yillik Partizan yasantisinin önemli tarihi kesitlerini sunacagim. Umarim yüzüme gözüme bulastirmadan altindan kalkabilirim.