Dogdugum, cocukluk yillarimin gectigi Eskisehirin yüksek semtlerinden biri olan Odunpazarindan baslayan genis bir yol, asagilara, istasyona dogru dümdüz bir hat gibi uzaniyor, tepeden baktigimda, yolun sonunu görür gibi oluyordum. Her zaman bu görüntüye bakiyor ve kendi kendime; Benim hayatim, sonu görünen bu yol gibi olmasin diyordum. Ne hayat boyu ayni sehirde kalmak, ne de yolun sonunu görmek isterdim.
Senegal, Afrikanin en siyah ve en uzun irki. Müslümanligin sevgiyle, rahatlikla, özgürlükle kucaklastigi ülke. Esmer papatyalar gibi, dogada yetismis hanimlar, alabildigine acik ve rahat giysileriyle salinmadalar. Kara carsaf yok, tabu yok, baski yok, töre yok. Fakirlige inat mutluluk, nese var.
Bu ülkeye resmi görevle giden ilk Türk kadini, bir diplomat esi. Dakarda gecen yillar, Koloniciler, Diplomatlar, yerli halkin yasami. Afrikanin vahsi hayvanlari, ormanlari, köyleri, adetleri, unutulmaz anilar.
Ilk bakista bir ani kitabi gibi görünmesine karsin, icine daldikca; hedef odakli olma, pozitif düsünme, yasanan zamanin degerini anlama, yasanan zorluklari bile yasamin zenginligi olarak görme, bilime inanma, kendi yasam cizgimize karar verme konularinda bize cok önemli dersler vermesi yönüyle bir kisisel gelisim kitabi ile karsilasacaksiniz.
Ülkemizde 1990larda ivme kazanan kisisel gelisim konularinin, aydin bir Türk hanimefendisi tarafindan, Türkiyede demokrasinin filizlendigi yillardan beri nasil uygulandigini canli örnekleriyle okuyacaksiniz.
Yasam coskusunun ve enerjisinin bitmeyecegini, kendi yasamimizi yönlendirme gücünün elimizde oldugunu, her zaman yapilacak seylerin oldugunu, hedeflerin ve güclüklerin insana enerji verdigini, mutlulugu disarida degil kendi icimizde aramamiz gerektigini bize gösteriyor.