Ögreneceksin can; suyun bogmadigini, atesin de yakmadigini. Lakin önce denize düsen Yunus, atese atilan Ibrahim olmak gerektigini ögreneceksin dedi her kelimeyi bir kuyumcu hassasiyetiyle tartarak.
Artik ikimiz de susmustuk. Sadece sahile vuran dalgalar konusuyor, irili ufakli cakillar da yerlerinden edilmis olmanin rahatsizligini haykirmak istercesine ugultulu seslerle mukabelede bulunuyorlardi. Iste o an bir hakikati daha anlamiscasina dönüp Abdal Babaya baktim. Galiba su koca dünyada hepimiz birer sürgündük. Cennetten alinip dünyaya gönderilen Hz. dem, rütbeleri sökülüp Istanbuldan uzaklastirilan Riza Pasa ve bütün enginligine ragmen yatacak bir yeri bile olmayan Abdal Baba. Ve yine tahsili icin ailesinden ayrilmak zorunda kalan Alesia hatta sahildeki yüz binlerce cakil tasi.