Islam dünyasinda gerek insanlar gerek hükümetler, baska yerlerde oldugu gibi, haliyle muhelif sorunlarla ilgi duyuyolar ama hayatin tamamen manevi ve dinsel boyutlari disinda, hicbir sey günümüzde cevre krizinden daha önemli ve üzerinde daha cok durulmaya deger görülmüyor. Bu kriz yerkürenin dogal ekolojik sistemin yani sira insan ortamini, soludugumuz havayi, tükettigimiz besinleri, ictigimiz suyun hatta vücudumuzun ic isleyisini saran bir boyutta. Ayrica dünyadaki hayatin bütün dokusuna özgü uyumu ve insan hayatini mümkün kilan sistemi tehlikeye düsürüyor.
Bircok kisiye göre böylesine karmasik ve kapsamli bir cevre krizi yalnizca belli ekonomik, siyasal ve toplumsal etkenlerin sonucu degildir. Ayni anda bir ahlaki ve manevi kriz söz konusudur ve buna cözüm bulmak acisindan, hayat döngülerini gömülü ve ekosistemlere bagimli doga yaratiklari olarak, kendimize dair daha genis felsefi ve dinsel anlayislara gerek vardir. Bu bakimdan dinlerin mavcut cevre krizi isiginda yeniden incelenmesi gerekir. Cünkü dinler dogaya karsi tutumlarimiza bicim vermeye hem bilincli hem debilinc disi yollardan katkida bulunur. Dinler kim oldugumuza, doganin ne olduguna, nereden geldigimize ve nereye gittigimize dair temel yorumlayici öyküleri sunar. Bu da bir toplumun dünya görüsünü olusturur.
Elinizdeki kitap dine ve ekolojiye iliskin cagdas anlayisimizdaki can alici bosluk üzerinde duran bir dizinin kitaplari arasinda yer aliyor. Bu dizi Harvard Üniversitesi Dünya Dinleri Arastirma Merkezinde üc yil boyunca yürütülen arastirmalarin bir sonucudur... Arastirma Merkezinde Mayis 1998de düzenlenen Islam ve Ekoloji konulu konferans, Afrika, Güney ve Dogu Asya, Ortadogu, Avrupa ve Kuzey Amerikadan Islam bilgilerini ve ibadet görevlilerini ilk kez bir araya getirmesi acisindan bir dönüm noktasi niteligindeydi.
Elinizdeki kitaptan anlasilacagi üzere, Islam dininin bu tartismalara yapacagi özel bir katki var.