Yediyüz yili askin bir süredir, Anadolunun sinirlarini asan degisik inanc kurumlarinin dogmasina olanak saglayan etkisiyle ilgi ceken Mevlana üzerinde durulmaya deger, önemli bir konudur. Mevlana icen, seven, gülen, oynayan, sevilen, sevmeyi bir din olarak benimseyen kimsedir, onun yanina bütün katiliklardan, gecmisin donmusluguna özlem duymaktan siyrilip arinarak gitmek gerekir. Bu calismada bu düsünceyi vurgulama, Mevlanayi baskalarinin degil, kendi agzindan anlama yolu secilmistir.